Metnin aslı: http://www.yoldasin.com/talih-kusunu-yakalayacaginiz-ulke-kirgizistan/
Avcılık, binlerce yıldır pek çok kavim gibi Kırgızistan sakinleri için de geçim kaynaklarından biri olmuştur. İnsanlar, etiyle beslenmek, derisinden ise barınak ve giyim yapmak için taş, demir, ağaç, kemik gibi maddelerden silahlar yaparak çevredeki küçük-büyük hayvanları hedef aldılar. Ayrıca, bu işte kendilerine yardımcı olarak köpek ve yırtıcı kuşları eğittiler. Kırgızistan’da bulunan kaya resimleri üzerindeki alıcı kuş ile avlanma tasvirlerindeki atalarımız, tarihin kuytu derinliklerinden el sallar bize.
Kırgızların av gösterileri
Yırtıcı kuşlarla av, Kırgızistan’da iki yılda bir düzenlenen Dünya Göçebe Oyunları (World Nomad Games) programında olmazsa olmaz bir yarışmadır. Ayrıca, yazın ilgi duyan turistler için av gösterileri düzenlenir.
Bugün yırtıcı kuş ile avcılık, azalmasına rağmen Kırgızlar ve Kazaklar arasında devam ettirilmektedir. Kırgızlarda doğan türleri ile avlanan avcıya münüşkör, kuşçu (doğancıbaşı), kartal ile avlanana ise bürkütçü (kartalcı) denir. Kartal; tilki, tavşan, ceylan ve bazen kurt avında kullanılır.
Kırgızistan’da avcı kuşlar nasıl eğitiliyor?
Yırtıcı bir kuşu terbiye etmek sabır, şefkat ve itina talep eden müşkül bir iştir. Avcı işe, uçabilen bir yavru kuşu yakalamakla başlar. Yere serdiği ağ ve canlı bir yem yardımıyla ancak birkaç günde ele geçirdiği kuşu, birkaç gün aç ve uykusuz bırakır. Aynı zamanda ona tatlı sözlerle hitap ederek, onu kendine alıştırmaya çalışır. Sonra elden et vermeye başlar. İlk başta yabani kartal insanın elinden et almaz, insana saldırır, ama gün geçtikçe yatışır.
Eğitimde ikinci aşama, kuşu hayvan korkuluğuna saldırmaya öğretmektir. Aç kuşun başına gözlerini kapatacak biçimde deri bir kalpak geçirilir ve dışarıda “kurbanın” önünde kalpağı çıkartılır. Böylece aç kuş, dışarıda bir cisme saldırmayı öğrenir. Bundan sonraki uygulamalar doğada yapılır. Dağa, kıra, bayıra çıktıklarında yabani bir hayvanı fark eden avcı nara atar, bileğindeki kuşun başındaki kalpağı çıkarır ve kuşu yukarıya doğru iter. Havada yükselen kuş, sızarak takipteki hayvana saldırır, tırnaklarını batırır, kanatları ve gagasıyla kafasına vurur veya boğazlar.
Kartal ile dost olmanız gerekiyor
Tabiattaki tatbikatın en can alıcı noktası, uçurulan kuşun sahibine geri dönüp dönmemesidir. Bu zamana kadar eğiten ile eğitilen arasında özel, sadece ikisine özgü bir bağ oluştuysa, özellikle kartal, sahibine sonuna kadar sadakatle hizmet eder. Ama o kadar da kindardır kartal. Sahibinin bir kaba sözü veya davranışını yıllar sonra bile unutmaz, bir gün mutlaka intikamını alır.
Artık avlanmak için hazır hale gelen yırtıcı kuş, avcının sağ koludur; bu ikili için maceralarla dolu yeni bir dünyanın kapısı açılır. Usta kuş terbiyecisi Mirlan Kalilov, mesleğinin sırrını “Kartal bakımı düşündüğünüzden çok fazla meşakkatlidir. Onlara her gün taze et (beklemiş et katiyen olmaz) sunmak, sabah veya akşam dışarı çıkarmak ve uçurmak, temiz tutmak zorundasınız. Zorluklara rağmen bu bir hastalık, hem de tedavisi olmayan ve ömür boyu süren bir hastalık… Sabah gözlerini açtığında onun seni beklediğini bilmek, onu sevmek, okşamak, kanatlarını tırnaklarını temizlerken onunla tatlı muhabbete dalmak… Bu, ayrı bir dünya” ifadesiyle ifşa etmektedir.
Kartal veya doğan eğitmek, babadan oğla geçen bir meslek veya uğraştır. Oğullar, babalarına bakarak yırtıcı kuş sevgisi ile aşılanırlar ve kuş dilini anlayan delikanlı olarak büyürler. Sabır, sorumluluk, disiplin, özveri gerektiren yırtıcı kuş yetiştirme ustalarının “Talih kuşunu yakalamak istiyorsan iyi bir kuş terbiyecisi olmalısın” sözü aslında “Hayatta bir şey başarmak istiyorsan kendini eğitmelisin” hakikatinin bir yansımasıdır.