Ülke hakkında
Ülke hakkında

COĞRAFYA

Kırgızistan, Orta Asya’da yer almaktadır ve Kazakistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Özbekistan, Tacikistan ile komşudur. Yüzölçümü 198,5 bin km2'dir. Kuzey-doğusunda Tanrı Dağları ve güney-batısında Pamir Alay dağ silsilesi arasında bulunan ülkenin toprakları yüksek sıradağlar ve derin vadilerle kaplıdır. Toprakların yaklaşık % 95’i dağlarla kaplıdır.

Kaynaklarını buzullardan alan nehirler (Narın, Çüy, Çatkal vb.) ve çok sayıda göller (Issık Köl, Soŋ Köl, Çatır Köl vb.) ülkenin su kaynaklarını oluşturur.

Kırgızistan’ın genel bitki örtüsü orman, bozkır, çayır ve su bitkilerinden oluşur. Bitki örtüsünde görülen başlıca türler ise çam, ceviz, fıstık, huş ağacı, akağaç ve kavaktır.

Ülke genelinde karasal iklim hâkimdir. İklim, rakıma bağlı olarak dağlık bölgelerde ve vadilerde değişiklik gösterir.


TARİHÇE

Kırgızlar, Orta Asya’nın en eski halklarından biridir. “Kırgız” adının anlamıyla ilgili pek çok görüş vardır. Halk inancına göre Kırgızlar, kırk kızdan türemiştir ve “Kırgız” adı, “kırk” ve “kız” kelimelerinden gelir. Bilimsel görüşler arasında ise “kırk + yüz”, “kırk + iz” (çoğul eki), “kırk + Oğuz” açıklamaları yaygındır.

Bugünkü Kırgızistan topraklarında eski çağlara (Taş devri, Bronz çağı, İskit dönemi) ait arkeolojik buluntular bulunagelmiştir. 

Yazılı kaynaklarda “Kırgız” adı ilk kez Çin tarihçisi Sıma Tsyan’ın (M.Ö 145-86 y.) “Tarihî Kayıtlar” adlı eserinde geçer. Bu kitapta M.Ö 201’de bugünkü Kırgızistan’dan doğuya ve kuzey-doğuya uzanan bölgede Kırgız (Kienkun, Ge-gun, Kik-kun) Devletinden söz edilmektedir.

M.Ö. I yy. ortasında Hunların baskısıyla Kırgızlar yukarı Yenisey bölgesine yerleşmişlerdir. M.S. IV yy.da Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Kırgızlar “Hakas Devleti” adında büyük bir devlet kurmuşlardır. Kırgızlar 560’da Gök Türklere,  758’de ise Uygurlara tâbi olmuşlardır. 840’da Kırgızlar, Uygurları mağlup ederek Ötüken’de Kırgız Kağanlığı (840-920) kurmuşlardır. 920’da Ötüken’de etkinliğini yitiren Kırgızlar, Yenisey’e çekilmişlerdir.

XI yy.dan sonra Kırgızların siyasi tarihi, Yenisey Kırgızları ve Tanrı Dağları Kırgızları olarak iki bölgede ele alınabilir. Yenisey Kırgızları XIII yy. başında Moğollara boyun eğmişlerdir. Tanrı Dağları Kırgızları ise X-XII yy.da Karahanlıların, XIII yy.da Moğolların, XIV yy. son çeyreğinde Emir Timur’un, XV yy. ilk çeyeğinde Özbek Devleti'nin egemenliğine girmişler. XV yy. ikinci yarısı - XVI yy. başında Kuzey ve Orta Tanrı Dağları Kırgızları Kırgız Hanlığı kurmuşlardır. XVII-XVIII.yy.da Kırgızlar, Kazaklar ve Özbekler birlikte Kalmuklar ve Cungarlar’ın istilâsına karşı savaşmışlardır. XVIII-XIX yy. ikinci yarısında Kırgızların bir kısmı Hokand Hanlığına bağlı olarak yaşamışlardır. XIX yüzyıllın ikinci yarısından itibaren Rusya İmparatorluğu, Kırgız topraklarını işgal etmeye başlamıştır.

Ruslar 1862-1865’te kuzey Kırgızistan’ın büyük bölümünü ele geçirmişlerdir. 1876’da Hokand Hanlığının Rus ordusuna mağlubiyetinden sonra, Kırgız toprakları Rusya Federasyonu Türkistan Genel Valiliğine bağlı “Fergana Bölgesi” olmuştur.

1917 Bolşevik Devriminden sonra 1918’de Türkistan Otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Orta Asya’nın millî devletlere bölünmesi aşamasında Kırgızistan, 1924’te Kara-Kırgız Muhtar Bölgesi, 1925’te Kırgız Muhtar Bölgesi, 1926’de Kırgızistan Muhtar Cumhuriyeti, 1936’da Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti statüsü ile Sovyetler Birliği’nin bir üyesi olmuştur.

Kırgızistan Cumhuriyeti, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, 31 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Devletin ilk Anayasası 5 Mayıs 1992’de kabul edilmiştir. Ülkede, Sovyetler Birliği’nden kalan politik, ekonomik ve sosyal sistemde reformlar sürmektedir. Kırgızistan, yaklaşık 140 ülke ile diplomatik ilişki kuran ve Bağımsız Devletler Topluluğu, Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı, UNESCO, Şanghay İşbirliği Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, İslam Kalkınma Bankası gibi birçok bölgesel ve uluslar arası kuruluşa üye bir ülkedir.


EKONOMİ

Bugün Kırgızistan’da tarım (buğday, pamuk, şeker pancarı, mısır, tütün, patates, kenevir, hububat, ipek, sebze, meyve), hayvancılık (koyun, inek, at, arıcılık) ve madencilik sektörleri ön plandadır. İnşaat, turizm, ulaştırma, ticaret ve catering gibi hizmet sektörlerinde büyüme gözlemlenmektedir. 

Kırgızistan’ın başlıca ihracat mahsulleri: demirdışı metaller (esas olarak altın) ve madenler, yün eşyalar, tarım ürünleri, elektrik enerjisi ve bazı mühendislik ürünleridir. İthal ettiği ürünler ise petrol, doğalgaz, demirli metaller, kimyasallar, makine aksamları, odun ve kağıt ürünleri, bazı gıda maddeleri ve bazı inşaat malzemeleridir. En çok ticaret yaptığı ülkeler: Özbekistan, Kazakistan, Çin, Rusya.


KÜLTÜR

Aile

Aileye Kırgızcada üy bülöö denir. Kırgız ailesi ataerkildir. Aile reisi, hanenin ihtiyaçlarını karşılar ve evin dışındaki işleri düzenler. Evin hanımı, evin içini çekip çevirdiği gibi toplum işleri ile uğraşabilir. Kırgız ailesinde çok çocuk sahibi olmak makuldur. Ailede "Büyük hürmet eder, küçük hizmet eder" ilkesi esastır.

Kırgız toplum yapısı, aşamalı olarak birey → üy bülöö (aile) → uruk (soy) → uruu (boy) → oŋ kanat - sol kanat (“sağ kanat” ve “sol kanat” olarak adlandırılan boy birlikleri ) → Kırgız ulutu (ulus) biçimindedir. Her Kırgız kendini, mensubu olduğu aile ve uruk ile beraber tanıtır. Bu katmanlı kimliğin kaynağı göçebe hayat tarzından kaynaklanmaktadır.

İnanç

Kırgızlar tarih sürecinde totemizm, Zoroastrizm, Teŋricilik, Şamanizm, atalar kültü, Maniheizm, Budizm, Hrıstiyanlık (Nasturilik), İslam gibi inanç ve din sistemlerini benimsemişlerdir. 

Bugün Kırgızistan’da yaşayan Kırgızların büyük bölümü, ehl-i sünnet müslüman olup, Hanefî mezhebine mensuplar. Bununla birlikte yaşamın her alanında eski Türk inanış unsurlarını görmek mümkündür. Din esasına göre nüfusun yaklaşık olarak % 75’i Müslüman, % 20’si Rus Ortodoks ve % 5’i diğer inançlara sahip bireyler olduğu söylenebilir.


KIRGIZ DİLİ VE EDEBİYATI

Kırgız dili, Türk dil ailesinde Kırgız Kıpçak grubuna girer. Kırgızlar, tarihte Orhun Yenisey alfabesinin kuzey varyantını, Karahanlılar döneminden itibaren Arap alfabesini, 1928-1940 yılları arasında Latin alfabesini kullanmışlardır ve 1940’ta Kiril alfabesine geçmişlerdir. 

Kırgız edebiyatı başlıca üç ana dala ayrılır: Eski çağlardan beri var olan sözlü gelenek, VIII yy.dan beri devam eden âşıklık geleneği, X yy.da İslamiyet’in kabulünden sonra ortaya çıkan ortak Türk-Müslüman edebî eserlerine dayanan ve XX yy. başından itibaren olgunlaşmaya başlayan yazılı edebiyat.

Kırgız yazılı edebiyatının en büyük temsilcisi Cengiz Aytmatov’dur.

Dünya edebiyatına “Cemile”, “Gün olur asra bedel”, “Gülsarı”, “Dişi kurdun rüyaları”, “Yüz yüze” gibi eşsiz eserleri kazandıran Cengiz Aytmatov, 1928 yılında Kırgızistan’ın Talas bölgesinde dünyaya geldi. Asıl mesleği ziraat mühendisi olan büyük yazar, çevirmen, gazeteci, siyasetçi, diplomat ve sivil toplum önderi olarak da bilinmektedir.

Yazarın eserleri Türkçenin yanı sıra 176 dile tercüme edilerek 128 farklı ülkede yayınlandı. Toplamda 100 milyon nüshanın üzerinde satışı olan yazara dünya genelinde nam getiren ‘Cemile’ romanı, sadece Almanca 37 defa yayınlandı.

Eserlerinde sade dil kullanarak insan sevgisi, vicdan ve adalet gibi evrensel değerleri öne çıkardı ve içinde yaşamış olduğu rejimin zulmünü dile getirdi. Dünya ilk olarak ‘mankurt’ kavramıyla onunla tanıştı.


MUTFAK

XX yy. başına kadar tamamen ve bugün de kısmen konar-göçer hayat tarzı sürdüren Kırgızların mutfağı, ağırlıklı olarak et ve süt ürünlerinden oluşmaktadır. Ancak Kırgızistan’ın yiyecek-içecek kültürü, ülkede yaşayan Kırgız, Rus, Özbek, Çin ve Kore halklarının mutfaklarını harmanlayarak zengin bir sofra sunmaktadır.

Orta Asya mutfağının ortak yemekleri yanısıra, Kırgız mutfağının ana unsurlarından biri, at sütünden yapılan kımızdır. At, konar-göçer hayat tarzında ulaşım ve beslenme kaynağıdır. Atın kendisi kadar kımız da Kırgız halkının bir sembolüdür. At sütünü mayalayarak hazırlanan bu içeceğin insan sağlığı için yararlı olduğu kanıtlanmıştır. Böbrek hastalıkları, sindirim sorunları, kolesterol yükselmesinde tüketilmesi önerilmektedir. Demir zengini bir ürün olması nedeniyle kansızlığı önlemenin ve hemoglobin düzeyini arttırmanın doğal yolu olarak da önerilmektedir. Bunların yanı sıra, dizanteri ve tifo ateşi tedavisinde kullanılan kımız, genel olarak bağışıklık sistemini güçlendirmek için de içilmektedir.


MÜZİK

Kırgız halk müziği, sözsüz (enstrümental) ve sözlü olmak üzere iki grupta ele alınabilir. Konar-göçer Kırgız müziğinin esin kaynağı, dağlar, göller ve geniş bozkırlardır; bu topraklarda yaşayan çeşitli kuşların ve hayvanların, rüzgâr ve suyun sesleri, başta Manas olmak üzere halk kahramanların hikâyeleri ve elbette, aşktır. Çalgılarla icra edilen sözsüz ezgilere “küü” denir. Sözlü eserlere destanlar, ozanların tematik eserleri ve birkaç türe ayrılan halk türküleri girer.

Kırgızlara göre komuz doğanın eşsiz seslerini yansıtan, ezgileri Kırgızistan’ın dağları ve vadilerinde yankılanarak göçebe halkın ruhuna işleyen, Kırgızlara sevinçlerini, hüzünlerini, ümitlerini, geçmişini, bugününü, geleceğini, başka bir ifadeyle “onlara onları anlatan” bir âlettir. Bir metreden kısa, hafif ve taşıması kolay komuz, dağlar ve yaylalar arasında göçebelik hayat tarzı için uygundur. 

Komuzun ortaya çıkmasıyla ilgili pek çok efsane anlatılmaktadır. Onların birine göre Kambar adlı bir Kırgız avcı bir gün ormanda avlanırken büyüleyici sesler işitir. Hayran kaldığı bu nağmenin kaynağını bulmak için sesi takip eder ve sonunda bir ağacın dalları arasında gerilmiş kurumuş ve incelmiş bağırsak görür. Bağırsak, daldan dala atlarken başarısız bir hamle neticesinde karnını yaran bir sincabındır. Kambar bu hazır telleri toplar ve kendine bir çalgı yapar.


GELENEKSEL EL SANATLARI

Kırgız geleneksel el sanatları konar-göçerlik ve hayvancılık çerçevesinde oluşmuş ve gelişmiştir. Keçecilik, dericilik, ahşapçılık, kuyumculuk, boynuz ve kemikten yapılan kullanım ve süs eşyaları yapımı yüzyıllardır usta-çırak geleneğiyle sürdürülegelmiştir.

Asya coğrafyasında İpek Yolunun geçtiği diyarlarda halı ve tekstil üretimi yaygındı. Kırgızlar da bu zincirin bir halkasıdır. Ancak göçebe Kırgızların halı yapımı diğer kavimlerin üretim tekniklerinden farklıdır, çünkü dokuma veya örme yöntemiyle değil, koyun yününden elde edilen keçeden yapılmaktadır. Rengârenk işlenmiş keçe halıların üzerindeki motiflerin her biri doğadan alınmıştır. Kuş, hayvan, su, bulut, güneş, evrenveyer, su ve gökcisimlerini simgeleyen onlarca nakış göçebe çadırın iç dekor unsurlarıdır. Keçeden hem zemine serilerek soğuktan ve nemden koruyan halı, hem duvara asılarak çadırın içini canlandıran, renklendiren kilim yapılır.

Koyun yününden keçe yapmak; kırkılan yünü elde yıkamak, boyamak, kurutmak, taramak, hasra sarıp sıcak su dökerek dövmek gibi işlemlerden oluşan son derece meşakkatli bir süreçtir. Bu geleneksel usul nesilden nesle nakledilmektedir. Şırdak yapımı tek kişilik değil, takım işidir. 15-18 metre karelik bir halı üzerinde bir grup kadın ortalama iki ay çalışır.

Keçeden yapılan çadıra Kırgızcada “bozüy” denir. Boz ev anlamında bu adlandırma, tarihte çadır örtüsü yapımında genelde siyah ve boz renkli yün kullanılmasından ötürü ortaya çıkmıştır. Bir çadır 1-2 saatte dikilir veya çözülür. Orta bir çadır içine 15 kişiyi alabilir. Yaklaşık 150 kilo ağırlığındaki çadır at veya deveye yüklenerek kolayca taşınır.

Çadırın iskeleti “kerege” denen kısımlardan müteşekkildir. Her kerege çapraz olarak birbirine deri şeritlerle bağlanan ince huş, söğüt veya kavak dallarından ibarettir. Yaklaşık 1.5 metre yüksekliğinde keregeler genelde kırmızıya boyanmaktadır. Bu âdet eskiden ahşabı nemden korumak için dalların kille sıvanmasıyla açıklanmaktadır. “Uuk” denen iki metrelik eğik sırıklar keregenin üstüne sırayla dizilerek çadırın kubbesini oluştururlar. Kubbenin tepesine çadırı dengelemek, havalandırmak ve aydınlatmak için “tündük” denen ahşap çember yerleştirilir. Kubbe sırıkları bu çemberin çevresindeki deliklere sıkı saplanarak karkas sağlamlaştırılır. Çadır kapısı “bosogo”, doğan güneşi karşılamak için doğuya doğru açılır.

Şırdak yapımı, keçe çadır ve “Manas” destanıyla birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer almaktadır.

Yeniliklerden haberdar ol